Ülkemizde son yıllarda artan terör olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile yüz binlerce kişi kamu görevinden ihraç edildi. Bu ihraçlar arasında yer alan memurların birçoğu, ihracın gereksiz olduğunu ve terör örgütleriyle herhangi bir bağlantılarının olmadığını belirtiyor. Bu süreçte ihraç edilenlerin yanı sıra birçok kişi de açığa alınarak soruşturma geçiriyor. Türkiye genelinde toplamda 70 bin 784 kişi kamu görevinden ihraç edilirken, 56 bin 575 kişi ise açığa alındı.
İhraç edilenler arasında yer alan ve haklarında soruşturma geçirilenler arasında yer alan Ekin Bayraklı, ihraç sürecini şu sözlerle özetliyor: “Kamu görevinden ihraç edilmeme sebep olarak gösterilen FETÖ’ye ait bir bankada hesap açmam veya Bylock programını kullanmam gibi sebeplerin asılsız olduğunu belirtiyorum.” Benzer şekilde öğretmenlik mesleğinden ihraç edilen Umut Alakuş da, “Eğitim fakültesini bitirip öğretmen olarak görev yaptım, fakat şimdi vasıfsız bir işçi durumundayım” diyerek yaşadığı mağduriyeti dile getiriyor.
Bu süreçte ihraç edilen memurların hukuki süreçte yaşadığı zorlukları anlatan avukatlardan Fatih Canbay, ihraçlar konusunda hukuki belirsizliklerin olduğunu ve mağdur olanların avukat bulma konusunda güçlük çektiklerini belirtiyor. Avukat Canbay, “Bu dönemde mücadele edilmesi gereken FETÖ gibi bir terör örgütü olduğu gibi, yanlış kararlar verilerek masum insanların mağdur edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Masum olduklarını belirten ve adil bir şekilde değerlendirilmeyi talep eden ihraç edilen memurlar, Türkiye’de hızlı verilen kararların geri dönüşünün mümkün olduğuna inanıyor ve yaşadıkları mağduriyetin giderilmesini istiyor. Bu süreçte Erdoğan’ın “At izi it izine karıştı” açıklaması ve Bakan Müezzinoğlu’nun “Mağdurların başımızın üstünde yeri var” sözleri ise hala hatırlanıyor. İhraç edilen memurlar, adaletin sağlanması ve kendilerine hakkaniyetli bir şekilde davranılması talep ediyor.
